Kaybetsek bile savaşacağız!

KANSER Panzehri umut olan hastalıktır. Umudun varsa kanserin yok olur. Ölmesi gereken bir hücre fütursuzca bölünüp çoğalmaya başlamışsa bu kansere yol acar. Kısaca kötü şanstır. İnsanın psikolojisini allak bullak eden. dengesini bozan. Zamanın hiç bitmeyecekmişçesine düşündüğümüz algısını değiştiren, yalnızlaştıran hastalık. Bilmiyorum nasıl bir illettir, nasıl bir hastalıktır. Kanser işte var mı ötesi! Bünyede sinsi sinsi ilerleyen, ve hızla gelişen. Hep sağdan, soldan beklerken tehlikeyi, bir de bakıyorsunuz ki; vücut önünüze en büyüğünü sunmuş. Sizi öyle bir hastalığın kollarına bırakmış ki; en ufak bir umutsuzlukta ölmeyi düşünen insanoğlu, şimdi yaşamak için savaş veriyor. Sizin değil, tüm çevrenizin yaşam enerjisini şırıngayla damla damla çeken hastalık. Kaybedilen hastanın yakınları için geçen zamanın uzunluğunun ya da kısalığının onlar için önemi olmadığını, hissedilen acının hep aynı yerde kaldığını, belki şekil değiştirdiğini ama hiç azalmadığını görebiliyorum. Kanser hastalarına tek bir pencereden bakabiliyorum. Farklı insanların aradan zaman geçtikten sonra yaşananların acısıyla hayata belki daha sıkı sarılması da kesinlikle bizim dert ettiğimiz önemsiz şeyleri artık önemsemediklerini, kimsenin erişemeyeceği bir olgunluk seviyesine eriştiklerini de görebiliyorum. İnsanın kendi başına gelmesinden daha kötüsü, kendinizden daha çok sevdiğiniz birinin başına gelmesi. Etrafınızda kanser çeşitleri üzerine konuşan, tedavi yöntemlerini detaylıca bilen, ilaçları bütün komplikasyonları sıralayan ama doktor olmayan birileri görürseniz, onlara bunları nereden öğrendiğini sormayın. sorup de acılarını tekrar hatırlatmayın onlara. Anlatıyorlarsa dinleyin, siz de öğrenin. Kanser böyle bir şey iste; götürürken birilerini, geride alimler bırakır. Kanser, tek kişilik bir hastalık değil. o bir tek kişinin vücuduna yerleşirken, etrafında onu sevenlerin de kalbine yerleşiyor. kanser, ne zaman ve niçin geldiği belli olmayan bir hastalık .Hayatta bu hastalık ya da başka bir nedenden dolayı bir gün ölüm durumunu herkesin yaşayacağı, bu nedenle insanın kansere yakalandıktan sonra hayattan vazgeçmesini, direnmemesini, mücadeleyi bırakmasını anlayamıyorum. önemli olan seni neyin öldüreceği değil, senin nasıl ölmek istediğidir. Kanser… evet kimi zaman ölümcül bir hastalık, ama hiç korkmadığımız kalp hastalıkları veya trafik kazaları kadar bile değil. İnsanı bir anda aptala çeviren, adını hatırladığınız her an balyoz yemişe döndüğünüz hastalıktır…korkarsınız… kurtulsanız da sadece geri dönme ihtimali bile hayatınızı kabusa çevirebilir. İnsanın kendisinin veya sevdiklerinin başına geleceğine dair fikri hep uzaktır bu illetin, konduramazsınız. Umut etmenin, direnç göstermenin, gülmenin, kendini önemsemenin ve kendine iyi bakmanın, sağlıklı yaşamanın ve beslenmenin, sevilmenin ve sevmenin mucizeler yaratabileceğine inancınız artar ve hayata başka bir kapıdan bakmaya başlarsınız. kanser, bilinmezliğinden dolayı korkutuyor ve sevdiklerimizi en çok bu gizemiyle alıyor elimizden sanki, adı kötü, pis bir şey. Duyan insanların ağzından ah ah’lar, vah vah’lar eksik olmuyor. Zaten zor olan tedavi sürecinin yan etkileri o alt üst edilen psikolojiyle iyice dibe vuruyor. Kötü düşüncelerin sonu yok. İçine girince anlıyor insan. Son yıllarda kanserden hayatını kaybedenlerden çok daha fazla savaşı kazananlar. Sonuçta hayat, mücadele. Öyle ya da böyle bir süre sonra hiç birimiz olmayacağız yeryüzünde. Olduğumuz dönemde dişimizi tırnağımıza takıp, hayatın değerini bilmekten başka mantıklı ve güzel bir şey yok. Kaybedeceksek bile savaşarak kaybedelim hayat güzel mücadeleye değer. Bütün şifa bekleyenlere, kanserle dans edenlere şifa diliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir